SUNAY AKIN
|
ŞİİRİÇİ
HATLARI VAPURU
Nazım Hikmet vapuru
deniz ile arasına
dökülen asfaltı kırar
ve özgürlüğüne kavuşturur
salacak iskelesini
batmak pahasına
Can Yücel vapuru
alaycı bir düdük çalar
savaş gemilerine
ki rakı şişeleri asılıdır
can simitlerinin
yerine
Attila İlhan vapuru
keyifle yarar suları
içinde çünkü sevgililer öpüşür
ve güvertesinde
sigarasını rüzgara karşı yakan
bir katil üşür
Edip Cansever vapuru
denize yansıyan
otel ışıkları altında
gider gelir Boğaz' ın en uzak
iki iskelesi
arasında
Orhan Veli vapuru
evlerine taşırken
telaş içindeki insanları
küpeştesinden atılan
simitleri kapışır
martı kuşları
Cemal Süreya vapuru
akşamüstleri giyince
ışıklı elbisesini
ince bir duman savurarak havaya
dansa kaldırır
kız kulesini |
INTERPOET LINES
The boat called Nazım Hikmet
tears through the asphalt
that separates the Salacak Port
from the sea, thus freeing it
at the cost of sinking
The boat called Can Yücel
blows a mocking whistle
at war ships
and carries bottles of rakı
as
life savers
The boat called Attila İlhan
breaks the water with bliss
for there are lovers kissing inside
and on the deck
is a killer, cold,
lighting his cigarette against the wind
The boat called Edip Cansever
cruises between
the furthest two ports on the Bosphorus
beneath the hotel lights
reflecting on the sea
The boat called Orhan Veli
takes
hurried people home
and seagulls
rush to catch the bread
thrown from the gunwale
The boat called Cemal Süreyya
when it wears its costume of light
at dusk
puffs a thin line of smoke into the air
ans asks
the Tower of Leander to dance
|