FAZIL HÜSNÜ DAGLARCA Seçme Siirler * Selected Poems |
Translated by Talat Sait Halman |
Sivasli Karinca Koca Kizilirmak köpüre köpüre Akiyordu, Bir telgraf diregi dibinde, Zamanlar kadar telassiz ve köpüksüz, Yürüyordu, Sivasli bir karinca. Karsi kiyidan parlak, Kisniyordu, Atlar doru doru, Atlarin sarkisindan ayrilmis, Yürüyordu, Atlarin mesafesini anlamaz. Sesi, adimlarinin sesi, memnun ve bahtiyar, Duyuluyordu, Kahraman. Bir açligin ayaklarinca aziz, Yürüyordu Yeryüzünden. Rahat gidisinden belli, Biliyordu, Dagi, suyu, otlari, lezzetle. Baska karincalardan kopmus, Yürüyordu, Baska karincalara. Gayretle, çalismakla, yorulmazlikla, Benziyordu, Afrika'dakine, Çin'dekine, Paris'tekine, Kara topragin alni üstünde, kara, Yürüyordu, Alin yazisindan daha hür. Yoktu fikirlerden, davalardan haberi, Yürümüyordu, Rüyasi hiç. Bugday tanesi üzre, Yürüyordu, Sivasli bir karinca. |
|
Ant from Sivas The mighty Red River surged Swirling in foam. At the bottom of a telegraph pole, Unhurried and foamless as the ages, Marched An ant from Sivas. Glistening from the opposite bank, Horses Neighed all day. Leaving behind the song of the horses, It marched Ignorant of the distances they trot. Its voice, the sound of its steps, Could be heard cheerful and happy And heroic. Blessed as the feet of craving, It marched On the face of the earth. Its easy pace proved It knew The flavour of hills, brooks and weeds. Breaking from the other ants It marched Towards the other ants. In toil and untiring effort, It resembled The ones in Africa, China and Paris. Black on the black soil's forehead, It marched Freer than destiny. It knew nothing of ideas or issues. Its dream Walked not at all. On a grain of wheat It marched, The ant from Sivas. |