BEN RUHI BEY NASILIM?
Edip Cansever |
KISA BİR NOT: KONAKTA SON GÜN VE.. Ve yıllarca sonra kadının ölüsünü Bir bulantı cenazesi gibi kaldırdılar içimden. O gece konağın bütün lambalarını yaktım Elimde bir içki şişesiyle ben Sanki bir insan şehrayini vardı da, ben Gecesiz bir sarışındım Gecesiz bir sarışındım ve işte Bütün kapıları açtım kapadım Kırdım parçaladım elime ne geçtiyse Biblolar mı olur, yağlıboya tablolar mı, kristal takımlar mı Elime ne geçtiyse Açtım pencereleri dışarı attım. Durmadan atıyordum, eşyalar bitmiyordu ki hiç Eşyalar bitmedikçe öfkeyle içiyordum Ve kinle İniltiler duyuyordum aşağıdan yukarıdan Ve bağrışmalar Ve çığlıklar duyuyordum bir de Tanıdığım artık ve bildiğim iyice Acayip hayvan seslerine benzeyen - Konak ki bir şimşekti de, elle düzeltilmişti sanki bir yağmur öncesinde - Uşaklar evlatlıklar birbirine giriyordu Birbirlerinden çıkıyordular Aralarına karıştım Boşaldım boşaldım boşaldım Ve bilirdim, biliyordum, süresiz bir sarışındım Başkalarını da çağırdım daha sonra Ve karşıladım. Oramla karşıladım, en çok oramla Kapıda karşıladım, düşümde karşıladım Bir sürü adamlar geldi,o bir sürü adamla bir sürü kadınlar Nerde kim varsa işte bir bir geliyordular Mutsuzlar, umutsuzlar, uyumsuzlar Ellerinde paketlerle geliyordular - neler yoktu ki - İçkiler, çiçekler, pastalar Küçük küçük paketler, büyük büyük kutular. (Ah, ne de çok şeyleri vardır da, nasıl Hep böyle yerinde harcar bu kentsoylular.) Giysiler giysiler gene giysiler Fiyonklar, boncuklar, payetler Değerli - değersiz, sahici - yalancı Türlü türlü iğneler, yüzükler ve kolyeler Önce hep nasılsınızlar, lütfenler, oturmaz mısınızlar Denenmiş iç geçirmeler, gizliden bakışmalar Ve yaldızlı cümleler Bu pazar ne yaptınız? Hangi pavyonda? Sahi mi? İğreti kahkahalar, ucuzundan gülmeler Bacak bacak üstüne atmalar, yerlere uzanmalar Sigaralar içkiler Sonra gene içkiler, hiç bitmeyen içkiler Ve dudaklar ve gözler, ince uzun boyunlar Memeler, kalçalar, kıçlar, falluslar Ve yavaştan seviciler, ibneler Poz kesen jigololar. (Nasıl da vaktini bilirler her şeyin Ve vaktinde girişirler herşeye bu kent soylular.) Sabaha karşı duruldu her şey Gidenler, gelenler, yeniden gidip gelenler Duruldu konak Denizanaları gibi açıldı kapandı Sızanlar mı dersiniz, uyuyup kalanlar mı - Elle düzeltilmiş bir yağmur sonrası mı acaba - Bir ara yağma edildiydibütün kamçılar Ne kalmışsa kırıp dökmediğim Fırlatıp atmadığım Yağma edildiydi gümüş şamdanlar Saatler, konsollar, sehpalar Perdeler, avizeler, halılar. (Bilmezsiniz siz, bilemezsiniz Görseniz nasıl ince Nasıl da kibardırlar bu kentsoylular.) Kanadı kanadı kanadı o gece bütün konak Görkemli bir Kadın kaburgasını andıran konak Bahçede acı acı bağıran tavuskuşları. (Kim ne derse desin iyi bilirler kovulmayı da Azıcık sırıtırlar, azıcık da şakaya filan alırlar Ve usuldan ve bozmadan hiç durumlarını Çıkarlar kırıtaraktan dışarı Yalanla avunurlar, yalanla korunurlar Bilmezler utanmayı hiç bu kokuşmuş kentsoylular.) Yaktım konağı da o gece Bir daha, bir daha yaktım Yüzlerce, yüzbinlerce yaktım hiç usanmadan Aklımda bunlar kaldı sadece. Soluksuz sessiz Gölgesiz devinimsiz Bir Ruhi Bey olarak Ruhi Beysiz Kentin içine kadar sokuldum. Ağzımın içi zehir gibiydi Tuttum bir sigarayaktım Kravatımı düzelttim Ayakkabılarımı sildim Ve sordum: - Ben Ruhi Bey nasılım - Sahi siz nasılsınız Ruhi Bey - İyiyim iyiyim.