DOSTLAR Fethi Naci'ye Geldin mi, iyi Yollarindan yürüyüsler sizdiran sonbahar Bir tenhaligi eskisinden çok sezmeyi Bakimsiz bahçeler mi olur, büyük ahsap bos odalari mi olur Ne olur Ey bana sevmeme gücü veren güzellik Eski bir kadini eski bir park kanepesinde birakan sonbahar Aldatilmis bir yüzü yagmur oluklarinda O yüz ki bir denizin tekrar tekrar bittigi Gece yarisi kokularinda Yosunlu bir kiyida ancak Dilinde çakillarin ve derinligin en son tadi Iste Bir vakit daha geçti, simdi ne yapsak Ne yapsak, bir vakit geldi ve geçti Ey bana sevmeme gücü veren güzellik Sonbahar Sen mi kaldin bir Yok birsey yapacak. Bin dokuz yüz yetmis bir yazi, ey unutulmayan yaz Biraktigin gibi mi kalsak Bir çiçek milyon kere katilasti eridi Açti dagildi Yasamadi hiç belki Bir isik olsun yakmadi Tuzlu ve islak bir isik Tankerler geçti kiyilardan gene Suyu zonklataraktan Gül koktu saçlarinda tasidiklari benzin Senin saçlarinda Alnin üstünden kuzular inen bir tepe gibi egildi Boynun bir uçurumdan çekiliyormus gibi gergin Bitti o yaz, simdi Yerlesti çoktan Bize sevmeme gücü veren güzellik. Tenha bir meyhanede oturuyorduk sevgilim Izmir'in eski rihtiminda Bilirsin, severim çok Izmir'in eski rihtimini Hani bir çesit kuslar vardir bulanik denizinin Insanlar gibi konusur o kuslar bazen Ve unutulmus diller gibi pek anlasilmaz ne konustuklari Millerce yil öteden bir tenhaligi sözlendirirler Hatirla Ne demistim o gün ben sana "Her tenha semtte kurulmamis bir saat yakisir" Benim o bunaltili günlerimden kalma bir misra Ve sense bana Aragon'un -Parisli sair, yüzü aslan dolu- Simsicak, dipdiri bir misrasini anlatmistin Seninle ve parmaklarinla Bardakta duran suyun bir akarsuyu Nasil kiskandigini anlatmistin boyuna Nasil mi Dedim ya, seninle ve parmaklarinla Neden olmasin, yeni yakilan bir sigarayla da anlatilabilir siir Apansiz bir yolculukla da Bir karpuzu ikiye bölmekle, bir portakali dilim dilim ayirmakla Anlatilabilir Ama bizim memleketimizde siir Yazik ki ölümle anlatilir biraz Ölümle anlasilabilir Olsun, diyeceksin ne çikar bundan Biz hayati siirden Siiri hayattan özümlemedik mi Ölümde girse araya Sahici asklar kurmadik mi seninle Tertemiz, dosdogru asklar Izmir'de Izmir'in eski rihtiminda Unutmak için simdilik Kolayca unutulmaz ya Içimizdeki bin dokuz yüz yetmis bir yazini. Yeni bir yüzmüydü ne Kuru bir bozkiri çikarip gögsünden Yeni yazdigi bir siiri düzeltiyordur Ahmet Oktay Alnini dayayaraktan cama Kalemsiz kagitsiz yazar çünkü Ahmet Oktay Içinden geldigi gibi Ve misra çeker durmadan, hafifçe egri sirtini dogrultarak Nemlenir kimi zaman da gözleri Siir yürür, siir sever, siir içer mi Siir mi Yürür de, sever de, içer de elbet. Kocaman bir sevgi miydi ne Dünyanin bütün zamanlarini dolasan Bastirip gögsüne bozkirin Ey, baksana, diyor, ne biçim kent bu Geçerek caddelerinden Dalarak meyhanelerine Ne biçim kent bu Bilmiyor ki nice insan kolsuzdur Sevgisizlige, bir sevgisizlige kullanirlar kolu. Hohlayip siliyorum iyice Gözlügümün camlarini Göge bakiyorum gözlerimi kisarak Güneye gidiyor bir leylek sürüsü Yeni Caminin üstünde Son bir defa daha süzülerekten Erimeye yüz tutuyor kentin pembe kapilari Günbatimi! Günbatimi! yeni konusmaya baslayan bir çocugun diliyle Kolumu tutuyor Fethi Naci, su manzaraya bak, diyor Tam Galata Köprüsünün üstünde Diyor ya, biz alistik, yüreklerimize bakiyoruz gene de Uykusuz gecelerimize bakiyoruz: onurun uykusuzlugu Susturulmanin Ve gün batimiyla leylek sürüsü Hüzünlü bir görüntüyü akitiyorlar Naci'nin yüzüne Kirilmak ama birlikte Birlikte, ama kirilmamak ve sanki kalplerimiz her yani dökülen bir otobüste Öyle Iste son damlalarini da birakiyor günes Karanlik bastiracak neredeyse Tirmaniyoruz Yüksekkaldirimi Iyi biliyoruz, sevgimiz de öfkemiz de yalniz bizim olmamali Günes çekiliyor iyice Ne manzara kaliyor, ne gögün evlerindeki kizarti Ak bulutlar kara bulutlar Ötede bir bulut yavrusu Bilinmeli, diyoruz yeniden Yeniden baslamali, yeniden Dostum, görüyorsun ya iste Bozuldu birkere umudun ordusu. Gelsene , diyordu Izmir'deki sevgilim Son mektubunda Kemetaltindaki kahveleri anlatiyordu Ince belli çay fincanlarini Kim bilir, belki de avutmak istiyordu beni Unutup kendi mahzunlugunu O kadar çabuk yeserir ki, diyordu umut Öyle çabuk çiçeklenir ki Güçtür çünkü, herseyden daha güç Denize, göge topraga karismis bir kalebentlik Üstelik biliyorsun da Öfkeliyiz, öfkeyse sonuçtur er geç Bir ask gibi yasamak gerek öfkeyi Sevginin agitidir bir bakima Ve bir gün de gelebilir ki sevgilim Kapkara bir davet olabilir kin Zulmün ve tutsakligin diyeti olabilir Sen bunu bilemezsin Bilsen de sairsin, havalar da, sogudu, kendine iyi bak Ve sakin unutma: sira öfkenin. Bin dokuz yüz yetmis bir yazi Yok böyle bir sevgilim benim Ama dayanikli, ama gözü pek, ama umutla dolu Olunca böyle bir sevgilim olsun isterdim. Elimde bir çanta, surda burda dolasiyorum Hep bir yerlere gidecegim sanki Güvercinler konuyor saçlarima bileklerime Uçusuyorlar Bir çinar yapragi düsüyor ayaklarimin dibine Kupkuru Elime aliyorum, çiziyorum üstüne kalbimi Kalbim, diyorum Yorgunsa da, yaraliysa da, hepimizin askina sevgili. Edip Cansever